Derya Polat BARDAK

Sürdürülebilirlik Uzmanı / Biyokimyager / Co-founder Rebiocyclers

Rehber serinin bu yazısında sürdürülebilirlik bakış açısını biraz daha bütünsel ve döngüsel tarafa evrilteceğiz. İlk yazıda kısaca bahsettiğim dünya ve insan arasındaki uyumunun gittikçe zıt yöne doğru gitmesinin başlangıcında ve sonrasında geçen süreçlerin, bireyin idrakine, ülkeler ve ekonomi gibi daha global kavramlara olan etkilerini irdeleyeceğiz.

Size yazı dizisi hakkında evren gibi genişleyecek olan bir bilgi akışı örneklemesinden bahsetmiştim. İlk önce Einstein’ın ortaya attığı evrenin genişlemesi olgusu, 1929’da ispat edildikten sonra, milyonlarca yıl önceki uzak süpernovalardan (patlayan yıldızlardan) gelen ışığı gözlemleyen iki ayrı astrofizik ekibi, ışığın parlaklığından yola çıkarak yıldızların Dünya’ya olan uzaklıklarını, Doppler Etkisi ile de bizden ne kadar bir hızla uzaklaştıklarını hesapladılar. Sonra da bu ikisini karşılaştırarak Evren’imizin “artan bir hızla” genişlediği sonucuna vardılar.

Resimde görüldüğü gibi artan bir hızla evrenin genişlemesiyle de ortaya çıkan döngüsel bir ilerleyiş mevcuttur. Ayrıca yaşamdaki döngü kavramı felsefe, tarih, sanat ve resim gibi bir çok alanda farklı bakış açılarıyla işlenmiş ve geliştirilmiştir. Makro ve mikro evren perspektifinden bakıldığı zaman dünyadan, gezegenlere oradan da evrene uzanan bu döngüsel yolculuktan doğa da kendi payına düşen var oluş halini almıştır. Doğada hiç bir zaman atık oluşmaz varsayımıyla ilerlendiğinde, doğada üretilen her şeyin aslında birer kaynak olduğu da anlaşılmaktadır. Eğer daha da mikroya inecek olursak biyokimya eğitimimden bir döngüsel reaksiyon örneği verebilirim. Tüm canlılar için ortak bir döngü olan Krebs çemberi.

Diğer adıyla sitrik asit döngüsü, canlı hücrelerin besinleri yükseltgeyerek enerji elde etmesini sağlayan ve bütün yaşam biçimlerinde önemli yer tutan kimyasal süreçlerin son aşamasıdır. TCA devri olarak da bilinir. 1937’de Hans Adolf Krebs tarafından açıklığa kavuşturulan tepkimelerin hayvan, bitki, mikroorganizma ve mantar gibi birçok hücre türünde oluştuğu saptanmıştır. Bu döngüdeki herhangi bir etkeni reaksiyondan çekip aldığımızda döngü gerçekleşmeyecektir.

Bu ana kadar anlatmak istediğim şey aslında, mikroda tarih boyunca bireyin yaşadığı deneyimler silsilesinden tutun da, canlılığının enerji üretim basamaklarına kadar, doğada var olan atmosfer ve biyosferdeki sistemlerden başlayıp evrenin işleyişine doğru geniş perspektifle baktığımız zaman döngüsel bir ilerleyiş çatısı görürüz. Üzerinde yaşadığımız gezegen dairesel olarak kapalı bir sisteme sahiptir. Madde, atmosferik rüzgarlar ve okyanus akıntıları yoluyla dolaşır ve sürekli olarak geri dönüştürülür, tüm canlı sistemler (insan, hayvan, bitki, organizma) ve cansız sistemlerden (nehirler, akarsular, okyanuslar, toprak, hava vb.) geçer. Ne ekersen onu biçersin. Madde gezegenden kaçamaz.

Dünya ve insan arasındaki uyumunun gittikçe zıt yöne doğru gitmesi de döngüsellikten uzaklaşma ile başlamıştır tezini ortaya atabilir miyiz dersiniz? Tam olarak burada çizgilerden bahsetmeye başlayabiliriz. Ülkeler ve toplumlar, kaynakların gelecekte yetmeyeceğini ve artan nüfus ile birlikte kaynak tüketiminin de arttığını idrak etmeye başladıklarında sürdürülebilirliğe olan bakış açısı da değişmeye başladı. Dünya nüfusundaki (özellikle kentsel alanlarda) hızlı büyüme ve paralel olarak küresel gelirdeki artışın bir sonucu olarak ortaya çıkan çevresel hasar da artmaktadır. Bu sorunlarla başa çıkmak adına, çevresel etkileri minimize etmek ve malzeme verimliliğini arttırarak enerji kullanımını azaltmak için son yıllara kadar doğrusal bir strateji uygulanmıştır. Beşikten mezara (cradle to grave) şeklinde açıklayabileceğimiz bu doğrusal hareket, çeşitli ekonomik ve sosyal yönlere yeterince dikkat edilmemesi nedeniyle yetersiz kalmıştır. Sürdürülebilir olmayan insan davranışlarıyla ilgili olan problemler için yaygın olarak önerilen bir çözüm ise, sosyal ve çevresel etkilerin yanı sıra ekonomik performansı değerlendirmeyi amaçlayan üçlü alt satır/triple bottom line(TBL) stratejisidir.

Triple Bottom Line teorisi, kurumsal hedefin 3P’lerine odaklanır:

1- İlk P (Karlar) : Bu, şirketin işi yürütmesinin temel amacıdır. İşletmenin sorunsuz yürümesini sağlamak için borç verenleri, operasyonel alacaklıları, çalışanları vb. için ödeme yapma sorumluluğu vardır.

2- İkinci P (İnsanlar) : Bu, kârdan sonraki ikinci ve en önemli hedeftir. Şirketler, etrafındaki sosyal çevrenin refahına katkıda bulunmakla yükümlüdür.

3- Üçüncü P (Gezegen) : Bu, şirketin alanı veya yeridir. Şirket, en azından çevresi ile çevrili alanın temiz olmasını sağlamalıdır. Birçok şirket bu hedefi, şirket binalarının bulunduğu şehre veya eyalete doğru genişletmektedir.

Ancak, TBL stratejileri ekonomik, çevresel ve sosyal amaçları dengelemeye çalışmaz; daha ziyade, – tahmin edilebileceği gibi – ekonomik hedefleri her şeyden üstün tutarlar. Bu nedenle, sürdürülebilirliği değerlendirmek için farklı bir bakış açısı gereklidir. Farklı bakış açısı olarak, Beşikten Beşiğe (cradle to cradle) stratejik yaklaşımı, beşikten mezara olan yaklaşıma karşı sürdürülebilirliği döngüselleşmiş bir sistem odağında ele alır. Bu strateji, doğada hiçbir zaman atık oluşmadığı temeline dayanarak her şeyin başka bir şey için kaynak olduğu varsayımına dayanır. Buna uygun olarak biyo-ilham veren döngüsel ekonomi konsepti ile eko-etkililik hedeflenir. Döngüsel ekonominin ne onaylanmış bir tanımı ne de standartlaştırılmış bir metodolojisi olsa da, tasarımı gereği onarıcı ve yenileyici olduğu ve ürünleri, bileşenleri ve malzemeleri her zaman en yüksek fayda ve değerde tutmayı amaçladığı için önemli bir yere sahiptir. Bu yaklaşımda TBL stratejisinin yerine ise triple top line (TTL) geçer. şirketlerin ekolojik ayak izlerini en aza indirirken faaliyetlerinin çevresel ve sosyal etkilerini değerlendirmelerini sağlar.

TTL yaklaşımında beşikten mezara doğrusal stratejiler, beşikten beşiğe dairesel stratejilerle değiştirilir. Geleneksel olarak, beşikten mezara sistemler, al-yap-atık üret yaklaşımı olarak da bilinen, enerji ve malzeme talebini azaltmaya ve böylece eko-verimliliği artırarak çevresel ayak izini azaltmaya odaklanan stratejiler olsa da sonucunda yine atığın üretildiği, kapalı döngüde olmayan bir stratejidir. Öte yandan, beşikten beşiğe yaklaşımı, süreçleri malzeme ve enerji açısından yeniden düşünerek paradigmayı değiştirir, eko-etkililik için kapalı döngü bir sistem oluşturmak için yenilikleri tasarım aşamasında olabildiğince erken uygular.

Hedeflenen kapalı döngüler yazının başında bahsettiğim gibi dünyadaki sistemden, canlı hücrelerindeki reaksiyonlardan, evrenin işleyişine kadar var olan döngülerle ortak özellikler taşımaktadır. Aslında görmemiz gereken şey belki de sadece doğayla uyumlanma süreçleridir. Ve döngüsellik kavramı bu uyumlanmanın özüdür ve sürdürülebilirlik tanımının en önemli bileşenidir. Ancak kapalı döngü bir sistem oluşturmak ve (tasarım aşamasında mümkün olan en kısa sürede uygulanan) yenilikler yoluyla malzemelerin ve enerjinin daha verimli kullanılmasını sağlamak için bir paradigma değişikliği gereklidir. İklim krizinin en önemli sebeplerinden olan, devletlerin ve şirketlerin karlılığı üzerine inşaa edilen sistem anlayışında, ekonominin en önemli ve belirleyici etken olarak değil de bu döngünün bir parçası olarak yer almaya hızlıca evrilmesi gerekiyor. Doğrusallıktan döngüselliğe geçiş sürecinde üretim-tüketim yolağında enerji kullanımı, ulaşım, sağlık, tedarik ve tarım gibi bir çok farklı sektör için yeniden inşaa etmek ve modeller geliştirmek zorundayız.

Umarım bu yazı, okuyucular için döngüsellik hakkında aydınlatıcı olma özelliği taşır ve ruhunuzun derinlikli bakış açılarına ulaşır. Yazımı kapatmadan önce döngüsel ekonomi için bir kaynak sayfa ve sürdürülebilirlik yolculuğunuzda uğrayacağınız ‘Ortaklık Durakları’ ekleyeceğim.

‘Türkiye Döngüsel Ekonomi Platformu’, tanımdan başlayıp, lineer ekonomiden döngüsele geçiş nedenlerinden, döngüselliğin ölçülmesine kadar geniş bir bilgi arşivine sahip. Ayrıca döngüsel iş modeli kurma için eğitimleri de mevcut. Uğramanız için link bırakıyorum.

https://donguselekonomiplatformu.com

İkinci olarak konuyla ilgili Döngüsel Ekonomi 101 sayfasıyla başlıyorum. Döngüsel ekonomi odaklı bireysel ve profesyonel hayatlara dair içerikler paylaşıyorlar ayrıca her hafta perşembe günü Aposto’ da yayınlanan e-bültenlerini takip edebilirsiniz.

https://aposto.com/n/dongusel-ekonomi-101

Sürdürülebilirlik kadar, bu alanda sürdürülebilir haber akışı sağlamakta çok önemli. Sizlere LinkedIn’de kendim severek takip ettiğim iki haber kaynağı önereceğim. İlki Sürdürülebilir Bir Dünya. Sevgili Dr. Sertaç Doğanay’ın kurduğu bu sayfa günlük olarak bu alan ile ilgili haberleri, iyi uygulamaları paylaşıyor. Ayrıca Spotify’da ‘Sürdürülebilir Sohbetler’ başlığıyla konukları ağırlayıp sorular sorduğu podcast yayınlıyor. İkincisi ise Sustainable Lawyer sayfası. Küresel meseleleri eşitlik, adalet ve insan hakları perspektifinden inceleyen ve hukuk sektörünün sosyal ve çevresel dönüşümünü hedef alan bir platform. Sizlere serinin başında her mesleğin ve her sektörün bu alanda yapacağı bir şeyin mümkün olduğundan bahsetmiştim. Sustainable Lawyer tam olarak bu söylemin karşılığı olarak keşfettiğim ve severek takip ettiğim, güncel bilgi akışlarından yararlandığım bir yer. Sizlere de keyifli yolculuklar diliyorum.

Yazıyı bitirmeden önce bülten abone olan ve yazıya ulaşan herkesi içeriğe katkı sunmaya ve öneride bulunmaya davet ediyorum. Sürdürülebilirlik rehber serisinin içinde bulunan herkesin, ortaklıklar kurarak bilgi akışıyla gelişeceği bir yer olmasını diliyor ve hedefliyorum. Şimdiden katkılarınız için çok teşekkürler. Bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle..

Kaynaklar:

1-https://tr.know-base.net

2-https://theecologist.org/2014/nov/04/circularity-life

3-https://www.researchgate.net/publication/343126980 / A Paradigm Shift in Sustainability: from Lines to Circles Article in Acta Innovations · September 2020

Kategoriler: Genel

0 yorum

Bir cevap yazın

Avatar placeholder

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir