Öyle bir etrafınıza baktığınızda neredeyse her yerde gördüğünüz ancak çok da ilginizi çekmeyen bir madde var, hatta günümüzde çevre ile alakalı son dönem konuların temelinde yatıyor. Aklınıza ne geldi? Tabi ki neredeyse tükettiğimiz tüm gıdaların saklanması için kullandığımız paketlerde, yüzerken elimize takılan parçalarda olan plastikten başka bir şey değil. Son dönemlerde, özellikle tüketim hızı ve geri dönüşüm zorluğu açısından evrenimiz için büyük bir tehdit oluşturuyor. Plastiğin geri dönüşümü üzerine birçok yöntem deneniyor, geliştiriliyor ve kamusal kampanyalar yürütülüyor.

Normalde plastikleri geri dönüştürme yöntemimiz, aşağı doğru bir atık ve bozulmuş malzemeler spiralidir, kısaca plastiklerin çeşitli gruplara ayrıştırılıp geri dönüştürme yöntemidir. Günümüzdeki plastik geri dönüşümü sırasıyla ayıklanma, temizlenme, parçalanma, eritilme ve yeniden şekillendirilme aşamalarından geçer. Ancak bu yöntemle her geri dönüşümde dönüştürülen plastik, niteliğini kaybeder ve birkaç dönüşümden sonra kullanılmaz hale gelir. Plastiğin geleneksel yöntemlerle verimli bir şekilde geri dönüştürülmesi, herkesin bildiği gibi zordur ve şimdiye kadar yapılmış tüm plastiğin yalnızca %9’u yeni plastiklere geri dönüştürülmüştür. Aslında geri dönüştürülebilecek plastiğin çoğu verimsiz dönüşüm yöntemleri dolayısıyla dönüştürülemeden çöplüğe yani doğaya gönderiliyor.

Son zamanlarda bundan çok daha verimli olması öngörülen bir geri dönüştürme yöntemi geliştirilmeye başlandı. Bu yöntem temelinde plastikleri tekrar ham maddesi olan yağa dönüştürüyor. Yani bu yöntem bir bakıma geri dönüştürülemeyenleri geri dönüştürme girişimidir. Birleşik Krallık başta olmak üzere Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde tesisler kurulmaya başlandı. %99’un üzerinde bir dönüşüm oranı ile neredeyse tüm plastikler kullanışlı bir ürüne dönüşüyor. Bu sistemle, plastik sonsuz bir döngü içinde tekrar tekrar dönüştürülüp, niteliğini kaybetmeden kullanılabiliyor. Geleneksel geri dönüşüm yöntemlerinden farklı olarak ise bazı plastiklerin yanlış renk oldukları veya kompozitlerden yapıldıkları için reddedildiği bir sistem yerine, kimyasal geri dönüşüm, her tür plastiğin “sonsuz” bir geri dönüşüm sistemine beslenmesini sağlayabilir. Temelinde, geleneksel yöntem gibi ayrıştırılıp geri dönüşüm merkezine gelen plastikler, piroliz merkezlerinde yüksek sıcaklıklarda eritilerek buhar haline getiriliyor ve daha sonra yağ benzeri bir sıvıya yoğunlaşması için soğutuluyor ve sonunda farklı amaçlara konabilecek fraksiyonlara damıtılıyor.

Buradaki endişeler ise, bu yöntemle geri dönüşüm yapmak için çok fazla enerjiye ihtiyaç duyulması ve bazen geri dönüşümün yenisini üretmekten pahalı sonuçlanmasıdır. Dünya genelinde birkaç STK kimyasal geri dönüşümün kirletici ve yoğun enerji harcayan bir yapıya eğimli olduğunu öne sürüyor ve asıl sorun olan daha az plastik kullanılan bir toplum hedefine ulaşmayı sağlamayacağını öngörüyor. Sonsuz bir şekilde plastiğin geri dönüşümü, dünyadaki plastik tüketimini azaltır mı, yoksa daha da çok kullanımına sebep mi olur konusu üzerine tartışmalar devam ediyor. Aynı zamanda bu yeni yöntemin ortaya çıkarabileceği diğer zararlar da göz önünde bulunduruluyor. İlerleyen yıllarda bu geri dönüşüm yöntemi dünya genelinde yaygınlaşacak mı, siz neler düşünüyorsunuz?

Rasim Can Sert

Kategoriler: Genel

0 yorum

Bir cevap yazın

Avatar placeholder

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir