Derya Polat BARDAK

Sürdürülebilirlik Uzmanı / Biyokimyager / Co-founder Rebiocyclers

Buraya ulaştığınız ve sürdürülebilirlik yolunda bir adım attığınız için tüm dünya adına teşekkür ederim. Bu seri, yolculuğunuzda uğrayacağınız ve takip etmek isteyeceğiniz duraklardan oluşan bir rehber niteliğinde bütünsel ve kapsamlı içeriklerden oluşacak. Ne yaparsak yapalım yolumuzun ortak ve bir olduğunu anlamaya çıkacak olan yolculuklarımız, bu yazı serisiyle birleşsin ve büyüsün..

İlk önce sürdürülebilirlik kavramını gün içinde veya sosyal medyada onlarca kezden fazla duyar ve görür olduysanız, kabul edin, bu alan sizi de kendinize çekiyor. İlgilenme kriterleriniz gittikçe artacak ve ben bu alanda ne yapabilirim demeye başlayacaksınız… Öyleyse ne yapabilirsiniz? Başlayalım.

‘Sürdürdürülebilirlik nedir? ‘ den çok ne değildir?’in cevabını arayarak başlayacağım yazıma. Sürdürülülebilirlik demek marka logosunu yeşile boyamak demek değildir, sürdürülebilirlik demek bırakın işbirlikçi ağını, kendi üretim ve tüketim ağını bile sürdürülebilir kılmamışken, eski usul reklam teknikleriyle çevre dostu, doğa yararı, iklim hareketi gibi eklemeler yaparak daha fazla tüketime çağrı yapmak değildir. Biz canlılar, ağırlıklı olarak Sanayi devrimiyle birlikte gelen yüksek oranda üretim ve tüketimin kurbanıyız. Çünkü bunlar olurken kurulan sistemler dünya kaynaklarını kullandı, üstelik hem kaynaklarından yararlandı, hem kullanırken dünyaya zarar verdi hem de yerine yenisini koyacak bir sistem geliştirmedi. Biz canlılar diyorum çünkü, insanlık kendi sonunu hazırlarken yanında biyoçeşitliliği de götürüyor.

Genel olarak sürdürülebilirliğin tanıma ihtiyacı olmadığını düşünüyorum, çünkü kendi varlığı itibariyle çok güçlü bir kelime. Ama eğer bir tanım yapmam gerekiyorsa, ‘ekosistemle bütün olmak’ diyebilirim. Şimdi bir bizim yaptıklarımızı ve bir de doğanın yaptıklarını eş zamanlı düşünüp, karşılaştıralım. Ve bu düşünceyi, doğayla bağımızı arttırmak için, ömür boyu attığımız her adımda hatırlayalım.

Sürdürülebilirlik 2000’lerde çıkan bir kavram değil ve daha önceden MIT/Roma Kulübü eşliğinde 1972’de İktisadi Büyümenin Sınırları Raporunda ortaya çıkan Sıfır Büyüme Tezi’nde insanların bu şekilde kaynak kullanımına devam ederlerse neler olacağı incelendi ve bu incelemeler bilgisayar destekli ekonometrik modeller kullanılarak yapıldı. Sonucu tahmin edebilirsiniz çünkü o sonuçları şu an yaşıyoruz. Asıl ilginç tarafı raporun, birçok farklı ülkede milyonlarca kopya satması. Yani bundan sonraki yazıyı okurken şu bilinçle devam etmenizi isterim. Gerçekler tahmin ediliyor ve bazı büyük sektör ve firmalar tarafından zaten biliniyordu. Fakat öfkenin ve geçmişin izlerini tekrar kanatmanın dünyaya hiçbir katkısı olmayacaktır. Şimdi bizler, sürdürülebilirliğe kafa yoran veya gelecekte yormayı hedefleyen insanlar olarak ne yapabiliriz ona bakmamız, gelecek inşaası için en yapıcı tutum olacaktır.

Bu alanda, her meslekten insanın yapabileceğı bir şey var ve bunu da sürdürülebilirlik yolunda ilk başta bilinmesi gereken Birleşmiş Milletler üyesi 193 ülke tarafından hazırlanan 17 sürdürülebilir kalkınma amaçları ‘ndan yola çıkarak söylüyorum.

Her meslek grubuna yönelik sürdürülebilir izler takip edeceğimiz serinin hoşgeldiniz yazısında, sizden tek isteğim küresel amaçlar olarak da geçen 17 amacı tüm alt kırılımlarıyla birlikte incelemeniz. Bunun için Türkçe ve İngilizce olarak iki adet link bırakıyorum.

https://sdgs.un.org/goals

https://turkiye.un.org/tr/sdgs

Amaçları inceledikten sonra aralarında bir bağlantı gördünüz mü? Her bir amacın birbirine ne kadar sıkı sıkıya bağlı olduğunu.. İşte burada bütünsellik kavramına ulaşacağız. Sürdürülebilirlik en başta bütünsellik ilkesiyle uyumludur. Hem amaçlar arasında, hem bütün dünya arasında bütünsel bir bakış açısını gerektirir. Ortadoğu’da yanan lastiklerler… Amazon’da yanan ormanlar… Bütün ve birdir. Çünkü yuvamız ortaktır.

Titanik batmadan buzdağını görme ihtimalini mi seçiyoruz? Titanik batarken kaçmayı mı? Yoksa batarken keman çalmayı mı?

Ben ilk ihtimale tutunup üzerinde çalışmayı, eğer batışına engel olamayacaksak bile keman çalmayı seçiyorum. Gelin müziğimizi ve ihtimallerimizi birlikte geliştirelim. Sürdürülebilir bir dünya ve insanlık için.

Kategoriler: Genel

0 yorum

Bir cevap yazın

Avatar placeholder

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir