Su, tüm canlılar, ekosistemler ve sürdürülebilir bir gelecek için vazgeçilmezimiz. Dünyanın 3/4’ü sularla kaplı olmasına rağmen kullanılabilir su miktarı % 2.5, içilebilir su miktarı ise % 1’den bile daha az.
Suyun plansız ve aşırı kullanımı dünya üzerinde pek çok tatlı su ekosistemine zarar veriyor. Nüfus artışıyla çoğalan gıda ve enerji talebi ayrıca iklim değişikliği; içme suyu sağlama, tarımsal sulama gibi kritik önemdeki alanlarda daha fazla sorunla karşılaşacağımızın göstergesi.
Su kıtlığı tüm dünyanın yaşadığı en büyük sorunlardan biri olarak ön plana çıkıyor. Türkiye de sanılanın aksine su zengini ülke değil. Son 20 yılda kuşi başına 4.000 m3’ten 1.519 m3’e gerileyen su miktarı ile ‘su sıkıntısı çeken ülke’ konumunda. 2030 yılına kadar nüfusumuzun 100 milyona ulaşacağı ve kişi başına düşen su miktarının 1.120 m3’e gerileyeceği öngörülüyor. Son 50 yılda 3 Van Gölü büyüklüğünde sulak alan kaybedildi. Bu öngörüler, Türkiye’nin ‘su fakiri’ olma yolunda ilerlediğinin göstergesi.
Dünya Meteroloji Örgütü’ne (WMO) göre bugün dünyada 768 milyon insanın güvenli ve temiz suya erişimi yok. 3 milyar 600 milyon inban ise yılda en az 1 ay su kıtlığı görülen bölgelerde yaşamını sürdürüyor. 2050’ye kadar bu sayı 5 milyar kişiyi aşabilir. Yani dünya nüfusunun yarısından fazlasının su sorunu ile karşı karşıya kalma riski var.
0 yorum