İnsanlık tarihinin en büyük tohum kıtlığını yaşıyoruz. Tohum çeşitliliği gün geçtikçe azalmakta ve bir çok tür de yok olmuş durumdadır. Tohum herşeyin başlangıcıdır, hayatın kendisidir ve hayatın devamlılığını sağlar. Tohum, eski bitkinin yaşamı ile yeni bitkiye armağan ettiği, yaşamlar arası bir geçittir. Geçmiş ile geleceği birbirine bağlar ve her seferinde yeniden doğar.
Yiyeceğimizi üretmek için kullandığımız tohumların %90’ı kimya şirketlerinin, tarım kimyasalları ve ilaç üreten şirketlerin elindedir. Tarım politikaları büyük şirketlerin çıkarlarına hizmet etmektedir. Şirketler ile hükümetler arasındaki ilişkiler insanlık açısından hiçte masum değildir.
Ülkemizde tohumluk üretim ve ticareti ile ilgili düzenlemeleri yapmak üzere 2006 yılında 5553 sayılı Tohumculuk Yasası çıkarıldı ve çiftçilerin yerel tohum satışı yasaklanmış oldu. Bu yasa ile çiftçiler sertifikalı tohum kullanmaya zorlandı. Çiftçilerin kendi aralarında tohum ticareti yapılmasının önüne geçilmiş oldu. Desteklemeler sertifikalı tohum kullanan çiftçilere verilmeye başlandı. Böylece çiftçiler tohum şirketlerinin tohumlarını kullanmaya mecbur bırakıldı. Zamanla çiftçiler yerli tohum kullanımını azaltarak sertifikalı tohumdan üretime geçmiş oldu. Yerli, atalık tohum çeşitliliğimiz, 5553 sayılı Tohumculuk Yasası’nın kabulünden itibaren azalmaya başladı. Sonuç olarak tarımda bitkisel üretimimiz uluslararası tohum-gübre-ilaç şirketlerine bağımlı hale getirilmiş oldu.
5553 sayılı Tohumculuk Yasası ile yerli, atalık tohum satışı yasaklanıyor, fakat tohumların değiş tokuşuna izin veriliyordu. Bu konunun ne kadar önemli olduğunun farkında olan akademisyen, çiftçi ve gönüllüler sayesinde çalışmalara başlandı. Geçmiş ile gelecek arasındaki bağları koparmamak, alışkanlıkları ve geleneksel tarım kültürünü unutmamak için yerli, atalık tohumdan vazgeçilmedi. Tohumlarımıza sahip çıkmak için tohum merkezleri, tohum birlikleri ve tohum dernekleri kuruldu. Ayrıca tohum takas şenlikleri de düzenlenmeye başlandı.
Ülkemizde ilk tohum şenliği “Tohumdan Sofraya, Üreticiden Tüketiciye”, “Tohum, gıdanın özü, gıda güvenliğinin sembolüdür. Tohumun serbestçe üretilmesi, dağıtılması ve paylaşılması dünya halklarının eşit, adil, güvenli ve kaliteli gıdaya ulaşabilmesinin temelidir.” sloganı ile 29 Eylül 2010 tarihinde Torbalı’da düzenlendi. İzmir İli Çiftçi Örgütleri Güçbirliği Platformu (Çiftçiplat), Karaot Köyü Tohum Derneği, Slowfood Çeşme-Alaçatı Birliği ve Torbalı Belediyesi tarafından ortaklaşa “Tohum ve Tarım Şenliği” olarak düzenlendi ve çiftçiler arasında ‘Tohum Takası’ yapıldı. Şenliğin amacı; “Amacımız, yerel tohumlarımızın yaşamasını ve çoğalmasını sağlamaktır. Şenlikte, çiftçilerimiz yerel tohumlarını küçük paketler halinde karşılıklı takas edecekler, ayrıca kendi yetiştirdikleri meyve ve sebzeleri de sizlere sunacaklardır. Böylelikle lezzetli, besin değeri yüksek, kimyasal ilaç ve gübre olmadan yetiştirilebilen bu çeşitlerimizin korunmasına olanak vereceğiz.” şeklinde açıklandı. Ayrıca şenlik alanında tohum şirketlerinden bazı kişilerin tohum numunesi topladığının farkına varılmasıyla, “Bizler sizlerin (tohum şirketlerinin) tohumlarını almıyoruz… Sizler de bizim tohumlarımıza dokunmayın, almayın…” şeklinde anonslar yapıldı.
Dünya’da birçok ülke çiftçileri patentli tohum üretimini, satışını protesto etmek ve tohum çeşitliliğini korumak için tohum takası etkinlikleri düzenlemektedir. Şuan ülkemizin bir çok yerinde tohum merkezleri, tohum dernekleri, tohum birlikleri vardır ve tohum takas şenlikleri düzenlenmektedir. Sürdürülebilir tarım açısından yerel, atalık tohumlar çok önemlidir. Tohum çeşitliliğimizin korunabilmesi için daha çok tohum merkezinin kurulması, bu konuda hizmet veren birlik, dernek ve kuruluşların artmasını sağlamamız ve işlevselliğini arttırmamız gerekmektedir. Düzenlenen tohum takas şenliklerinin daha çok üreticiye ulaşması için çalışmalar yapmamız gerekmektedir.
Sevgiyi, bilgiyi ve tohumu paylaşarak geçmiş ile geleceği birbirine bağlayabiliriz. Yaşamlar arası geçitin kapanmaması için tohumumuza sahip çıkmamız gerekmektedir.
0 yorum