İnsanlık son yüzyıla gelene kadar ektiğini biçer ve biçtiğini yani hasat ettiğini tüketirdi. Mevsiminde topladığı bazı ürünleri kurutur, bazı ürünleri konserve yapar ve bazı ürünleri de turşu yaparak kışa hazırlanırdı. Bunları da hep doğal yollarla yapardı. Yani şimdilerin gözde beslenme şekli olan mevsimsel bir şekilde beslenirdi.

Peki daha sonra ne oldu?Sanayi devrimi, tarım devrimi ve gelişen teknoloji ile seralar ve iklimlendirme sistemleri gelişti. Sera otomasyon sistemleri ile bitkilerin ihtiyaç duyduğu her şey sensörler ile algılanıp, ihtiyacı olan kadarı bitkilere verilmeye başlandı. Hâl böyle olunca bitkiler strese girmeden gelişimini en hızlı şekilde gerçekleştiriyor, birim alandan alınacak ürün miktarı artıyor ve artık istediğimiz ürünü istediğimiz zaman diliminde (mevsimde) üretebilir hale geliyorduk. Elde edilen ürünler dolgun, şekli düzgün ve göze hitap eden fakat tat, besin değeri ve sağlık açısından pek de gözüktükleri gibi olmuyorlar. Örneğin; yaz ayında yerel, atalık tohum ile tarlada üretimi yapılan domates çeşidinden 4-12 ton arasında ürün elde edilebiliyor. Topraksız tarım yapılan otomasyonlu seralarda ise bu ürün 60-80 tona kadar çıkabiliyor. Bu oran çeşit seçimi ve üretim biçimine bağlı olarak değişkenlik gösterebilmektedir.

Mevsimsel beslenme insan sağlığı açısından oldukça önemlidir. Mevsiminde tüketilen sebze ve meyvelerin besin değerleri daha yüksektir. Kokuları ve tatları daha güzeldir ve daha lezzetlidirler. Mevsimsel beslenerek, dünya kaynaklarının daha az kullanıldığı ürünleri tüketmiş oluruz.

Bulunduğumuz kış aylarında mevsimsel beslenebileceğimiz kışlık sebze ve meyveler şu şekildedir.

Sebzeler; ıspanak, karnıbahar, brokoli, lahana, brokoli, kereviz, havuç, turp.

Meyveler; Portakal, mandarin, greyfurt, elma, armut, muz.

Kategoriler: Genel

0 yorum

Bir cevap yazın

Avatar placeholder

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir