Arılar, yeryüzünde yaşayan en muhteşem ve en becerikli canlılardan biridir. Mükemmel bir yaratılışa sahip olan bu mucizevi böcekler, biyoçeşitliliğin devamı için, hiç yorulmadan, vızır vızır çalışırlar. Günde yaklaşık 2.000 çiçeği ziyaret ederek hem bal yaparlar, hem de tozlaşmaya yardımcı olurlar.
Ünlü fizikçi Albert Einstein “Arılar olmasa insanlık ancak 4 yıl yaşayabilir. Arılar döllenmezse; tozlanma olmaz, bitki olmaz, hayvan olmaz, sonunda da insan olmaz” demiştir. Arılar, ekosistemin en önemli ve en kilit parçasıdır. Çiçeklerden nektar toplayarak bal yaparlar. Nektar toplama işlemi esnasında aynı zamanda polenleme işlemini de gerçekleştirmiş olurlar ve arılar bu işlemi yaklaşık 300 milyon yıldan beri yapmaktadırlar.
Ortalama bir arı kolonisinde, kovanında 1 kraliçe arı, 200-300 civarında erkek arı ve 80-100 bin kadar da işçi arı olur.
Kolonilerde erkek arı sayısı oldukça düşüktür. Erkek arıların iğneleri ve besin toplayabilecek organları yoktur ve bal üretemezler. Koloni içinde ki tek görevleri kraliçe arı ile çiftleşerek üremeyi sağlamaktır.
Kolonide İşçi arıların hepsi dişidir ve kraliçe arının genetik olarak aynısıdır. İşçi arıların ömrü 6 haftadır. Bu sürede kovan içinde ve kovan dışında görevler alırlar. İşçi arılar karınlarındaki balmumu bezleri sayesinde balmumu üretir ve petek yaparlar. Bu petekler ise balın depolanmasını sağlar. İşçi arılar, çiçeklerden polen toplamak için 5 kilometre mesafeye kadar uçabilirler. Sadece dişi arılar sokar. Çünkü sadece dişi arıların iğneleri vardır. Dişi arılar herhangi bir şeyi soktuktan sonra maalesef ölürler.
Kraliçe arılar günde 2000 civarında yumurta yumurtlayabilir. Yumurtadan çıkan kraliçe arı larvası arı sütüyle beslenir ve tam 16 günde erişkin hale gelirler. Kraliçe arılar hayatları boyunca sadece arı sütü ile beslenirler.
Arılar bir kilo bal üretebilmek için yaklaşık 4 milyon civarında çiçekten polen toplaması gerekir ve yaklaşık olarak 180 bin km yol kat etmesi gerekmektedir. Bir çay kaşığı balı, 12 arı bütün ömürleri boyunca üretebilmektedir.
Balların içerisinde bakteriler olmaz. Çünkü balların içinde doğal koruyucu maddeler bulunur. Bal tadını, arıların nektar topladıkları çiçeklerden alırlar.
Dünyada ve ülkemizde çok ciddi arı ölümleri gerçekleşmektedir. Gerekli önlemleri almazsak, arı nüfusu ve biyoçeşitlilik tehlike altında. Yeryüzündeki bütün tozlaşmanın %80’i bal arısı ve diğer yaban arıları tarafından gerçekleştirilmektedir. Arılar ve diğer böcek türleri, bitkilerin üremesini ve biyoçeşitliği sağlarlar.
Arıların doğal yaşam alanları gün geçtikçe azalıyor. Ormanlık alanları; yeni tarım arazileri oluşturmak ve yeni yapılar yapmak için yok ediyoruz. Büyük ölçekli orman yangınları çıkıyor ve bu yangınların bir çoğu maalesef insan kaynaklıdır. İklim değişikliği de yangınların kontrol altına alınmasını zorlaştırmaktadır.
Tarım ilacı (pestisit) kullanımını kontrol altına almamız gerekmektedir. Bilinçsiz pestisit kullanımı çok yaygın ve yasaklanması gereken pestisitleri hâlâ ülkemizde kullanmaktayız. Arılar için en büyük tehdit tarım ilaçlarıdır.
Arıların en sevdiğ bitkiler kekik, nane, adaçayı, lavanta, biberiye, yonca, karahindiba, bakla, acı bakla, kabak çeşitleri, hodan, ayçiçeği, kestane, ıhlamur, iğde, erguvan ve yalancı akasyadır. Balkonlarımızda ve bahçelerimizde bu bitkilere daha çok yer vererek arılara destek olabiliriz. Arıların olmadığı bir yaşam düşünülemez.

“Kuraklığa su, karanlığa ışık olmak niyetimiz.”

Kategoriler: Genel

0 yorum

Bir cevap yazın

Avatar placeholder

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir