İnsana Bildiğini Unutturan, Unuttuğunu da Hatırlatan Felaketler Çağına Hoş Geldiniz!
Güzel bir yaz sabahında uyanmışsın, telefon ekranına bakıyorsun. Ekranda günlük planın için gereken uyarıları veren kısımda bir cümle: “İnsana bildiğini unutturan, unuttuğunu da hatırlatan felaketler çağına hoş geldiniz!” 
Yaşanmamış olsa da, böyle hissediyorum. Bir süredir yaşanan felaketler dizisi ruhumu, beynimi ve hatta bedenimi daraltsa bile yaşamaya devam ediyorum. Biraz güneyimde insanların evleri, hayvanların yuvaları yansa da canlar yok olsa da evimizde kahvemizi içiyor ve günümüze devam ediyoruz. Yaşanan afetlerde yardıma koşan görevli ve koca yürekli insanlar dışında kaç kişi bu acıyı hissedip de yaşamından eksiltti acaba? Güzelim Datça’da yaptığı tatilin ardından evine götürdüğü balı, enfes sofralarında yemeye devam etti mi insanlar? Etti. Hangimiz dedik “Oralarda arılar öldü. Yemeyelim şu balı. Rahmetlilerin emeği var üzerinde…”
Arıdır neticede, memleketimde böcek muamelesi görür. Halbuki, candır o da yaradanın mucizevi yansımasıdır. Kızılçam ormanları yanmış. Bu ağaçta ve toprakta yaşayan hayvanların canı önemli olduğu kadar bitkilerin de canı yandı ve öldüler. Bitkilerin canının yandığı ve acı halinde stres dalgaları ürettiği ispatlanmış bir gerçek. Bu orman ekosisteminde birbirine bağlı ve bağımlı binlerce organizmanın döngüsü yok oldu. İnsanların köyleri yurtları yok oldu. Bir afet, bir acı dalgası geldi bu bölgeye. Geldi, geçemedi, külleri kaldı. Geçmeyecek de, bir yörede yaşanan afetin ardından insan zihinleri unutamayacağı gibi, ekosistem de unutmayacak yaşananları. Tekrar örtecek üzerini toprağın ama hatıralar ve yaşanmışlıklar örtülmeyecek.
Biyolog Ceren ORAL

Kategoriler: Genel

0 yorum

Bir cevap yazın

Avatar placeholder

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir