Bir ofiste çalışıyorsanız, gününüzün 8 saatini -atıklar anlamında- evden daha kontrolsüz bir ortamda geçiriyorsunuz demektir. Bu da farkında olmadan saatlerimizle birlikte dünyayı da harcıyor olabileceğimiz anlamına gelir. Hayatımızı kazanırken, iş, okul, kişisel gelişim için hedeflerimize ulaşmaya çalışırken gezegenin kaynaklarını tükettiğimizi ihmal ediyor olabiliriz. Birkaç temel adımla ofislerimizdeki atıklarımızı, özellikle plastikleri hayatımızdan çıkarmamız mümkün.

1. Ofis araç gereçlerinde plastiksiz seçenekler

Ofislerde kullanılan temel sarf malzemelerini plastiksiz hale getirebilirsiniz. Buna kalemlerle başlamak ise en kolayı. Eşantiyon olarak verilen tükenmez kalemler tek kullanımlık plastiklerdir aslında. İçindeki mürekkep bitince kullanılmaz hale gelirler. Tükenmez kalemler yerine dolma kalemler ya da versatil kalemler kullanmak mürekkebin ya da kalem ucunun sürekli yenilenirken plastik atık çıkarmamanızı kolaylaştıracaktır. Bir diğer sarf malzemesi ise defterler ve ajandalar. Daha şık göründüğü ya da daha dayanıklı olduğu düşünüldüğü için, ne yazık ki, artık ofislerde PVC kaplı defter ya da ajandalar dağıtılıyor. Bu defterleri kabul etmeyebilir, yerine sert karton kapaklıları kullanabilirsiniz. Daha yaygın etki için şirketinizin yönetimiyle bu konudaki endişelerinizi paylaşıp sonraki dönemlerde dağıtılacak bu tarz eşyaların plastiksiz olmasını talep edebilirsiniz.

2. Plastiksiz bir çalışma masası

Kalem ve defterin yanında çalışma masanızda yeri doğal alternatiflerce doldurulabilir başka eşyalar da var. Mousepad ve bardak altlıkları ya da masa düzenleyicileri gibi. Benim iş yerimde de plastik mousepad ve bardak altlıkları dağıtılıyordu. Başlangıçta kabul etmiştim ancak sonra geri dolabına koydum. Onların yerine mantardan yapılmış olanları kullanıyorum. Masamın üzerinde kalem, not kağıdı, defter, el kremi gibi ıvır zıvırları düzenlemek için ise bir hediye ile gelen güzel görünümlü karton kutuyu kullanıyorum. Siz de benzer değişimler için adım atabilir, daha kalıcı etki için bu konuyu da şirketiniz ile görüşebilir, herkesin bu geçişi yapmasını, ya da daha sonra dağıtılacak eşyaların doğal materyallerden olmasını sağlayabilirsiniz.

3. Hala PET şişeden su içmek mi?

Birçok işyerinde daha avantajlı olduğu için ya su sebilleri ya da su arıtma sistemleri kurulu, veya gün geçtikçe kuran işyeri sayısı artıyor. Öte yandan bazı kişisel konfor bahaneleriyle ne yazık ki PET şişe ile su tüketimine devam edenler var. Ancak o PET şişeler işin sonunda geri dönüşüm tesislerine ulaşamıyor çoğunlukla. Dolayısıyla, insanoğlunun en büyük atık gruplarından biri haline geliyor. Bunun önüne geçmek için kendinize mümkünse cam ya da metal sağlam bir matara edinerek bu atığın önüne geçebilirsiniz. Üstelik maddi olarak da çok avantajlı.

4. Plastik içinde gelen yiyecekler

Eğer işyerinizin bir yemekhanesi yoksa, karnınızı doyurmak için iki seçeneğiniz var: ofiste yemek ya da dışarıda yemek. Dışarıda yemek yerken plastik atıklara sebep olmayabilirsiniz ancak eğer ofise yemek söylüyorsanız plastik poşet, çatal, kaşık, servis paketleri gibi birçok atığa, hatta her gün tekrarlanınca atık dağlarına sebep oluyorsunuz demektir. Kartonda gelen çorba ya da yağlı/sıvı gıdalar da sandığınız gibi masum değil ne yazık ki. Sızdırmazlık sağlaması için o kartonları plastik filmle kaplıyorlar ve geri dönüşümü neredeyse imkansız kompozit atık çıkarmamıza sebep oluyorlar. Bütün bunların önüne geçmek için yapmanız gereken ise çok basit: akşam yemeğinizi biraz fazla pişirip artanı evdeki bir saklama kabı, balmumu kese ya da sargı, akmaz kokmaz şeyleri bez keseler ve bir bez çanta ile yanınızda taşımak. Ben işe başladığım ilk günden beri böyle yapıyorum, eşim de yıllardır bu şekilde besleniyor. Hem ne yiyeceğim telaşesi olmuyor, hem gıdamızın ne içerdiğini biliyoruz, hem de o atık dağlarına bir paket atık da biz eklememiş oluyoruz.

5. Çayınızı/kahvenizi nasıl alırsınız? Plastikli mi, plastiksiz mi?

Ah bu çaylar ve kahveler, çalışırken içimizi ısıtan, uykumuzu açan, odaklanmamıza yardımcı olan o güzel içecekler. Bize bu kadar yararı dokunurken ya dünyaya zararı oluyorsa? Sallama çaylar ve tek bardaklık instant kahveler tam da böyle yapıyorlar. Sallama çaylar geri dönüşüme gitmeyen plastik fileleriyle, instant kahveler ise geri dönüşüme atılması ihmal edilen, atılsa da dönüşüm oranı çok düşük olan ambalajlarıyla dünyayı kirletmemize sebep oluyor. Halbuki dökme çayları çay kesemizle sallayarak ya da en kötü ihtimalle bir french press ile kahve demleyerek dünyayı kurtarabiliriz :). Hem tadını bozan bir etmen de kalmaz içeceklerimizin.

Ofislerde arkasına sığınılan en büyük bahane geri dönüşüm. Ancak genelde insanlar atıklarını geri dönüşüme atmıyor. Atsa bile plastiklerin geri dönüşüm oranı polimer yapılarından dolayı çok az. Tamamen geri dönüşüyor sandığımız PET bile aslında %21 oranında geri dönüşebiliyor. Hatta geri de değil, aşağı dönüşüyor. Çünkü şişe eritilip tekrar şişe yapılamıyor, ya boya pigmenti ya da tekstil için selülozlar üretilebiliyor. Tam da bu nedenlerle plastik tüketimimizi, özellikle de tek kullanımlık plastiklerin tüketimini azaltmamız, mümkünse bitirmemiz gerekiyor. Peki, siz bu Temmuz’da bize katılmaya, plastiklerden vazgeçmeye ne dersiniz?

Ceren Özcan Tatar

@atiksizminimalist

Kategoriler: Genel

0 yorum

Bir cevap yazın

Avatar placeholder

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir